Uzmanlıklar
01.
Varoluşçu yaklaşım kişilerin kendilerini daha derinlemesine anlamalarına ve hayatlarında anlam yaratmalarına yardımcı olur. Terapi sürecinde her bireyin yolculuğu eşsizdir. İçsel keşifleri teşvik edilir.
02.
Davranış bağımlılığı, bireyin belirli bir davranışı sürekli olarak tekrar etmesi, ve bu davranışın yol açtığı olumsuz sonuçlara rağmen davranışı durduramaması durumudur. Bireyin gündelik yaşamında önemli sorunlara neden olabilirler. Türleri Kumar Bağımlılığı, Alışveriş Bağımlılığı (Oniomania), Internet ve Oyun Bağımlılığı, Yiyecek Bağımlılığı, Cinsel Bağımlılıkları, Egzersiz Bağımlılığı ve daha fazlasını kapsar.
Davranış bağımlılıklarının tedavisi, bireyin ihtiyaçlarına ve bağımlılığın türüne bağlı olarak değişmektedir. Davranış bağımlılıklarının nedenleri genellikle karmaşıktır ve bir dizi faktörün etkileşimi sonucu ortaya çıkar, ancak hastalık olarak kabul edilir ve tedavi edilebilirler. Duygusal bozukluklar, anksiyete, depresyon, veya travma geçmişi gibi psikolojik faktörler bireylerin belirli davranışlara yönelmesine neden olabilir. Genetik yatkınlık ve beyin kimyası gibi biyolojik faktörler bağımlılık geliştirme riskini artırabilir. Beyindeki ödül sisteminin etkilenmesi, davranış bağımlılığını tetiklemektedir. Aile dinamikleri, arkadaş çevresi ve sosyal destek sistemleri gibi sosyal faktörler bağımlılık gelişiminde önemli rol oynar. Olumsuz sosyal etkiler, bireylerin bağımlılık geliştirmesine istemsizce katkı sağlayabilir. Davranış bağımlılıklarının birey üzerindeki etkileri oldukça geniş ve karmaşık yapıdadır. Bireyde kontrol kaybı, anksiyete, depresyon ve düşük özsaygı gibi psikolojik sorunlar gözlemlenebilir. Birey, bağımlı olduğu davranışı yerine getirememe durumunda aşırı kaygı hisseder. Bağımlılık, bireyin ilişkilerini zedeleyip sosyal ve duygusal sorunlar yaratabilir. Aile içindeki çatışmalar, arkadaşlar ilişkilerinde bozulmalar ve sosyal izolasyon gözlemlenebilir. Davranış bağımlılıkları fiziksel sağlığı da etkileyebilir. Örneğin, aşırı egzersiz ile sağlıksız kilo kaybına yol açabileceği gibi, çeşitli yaralanmalara, yiyecek bağımlılığı nedeniyle obeziteye, ve daha birçok sağlık sorunlarına neden olabilir.
03.
Alkolizm bireyin alkol tüketimini kontrol edememesi ve bu durumun yaşamının çeşitli alanlarını olumsuz etkilemesiyle karakterize edilen, kronik sınıflamasına bir hastalıktır. Hem fiziksel hem de psikolojik bileşenleri kapsayan bu hastalık, bireyin yalnızca kendisini değil, aynı zamanda çevresindeki toplumu da etkileyen ciddi bir sorundur.
Alkolizm karakteristikleri arasında bireyin alkol kullanımının sosyal ilişkiler ve iş performansı üzerinde olumsuz etki göstermesi, ne kadar alkol tükettiğini kontrol edememesi yer alır. Birey zamanla alkolden aynı tatmini elde etmek için daha fazla tüketime başvurur. Alkol almadığında bireyde titreme, terleme, anksiyete gibi fiziksel ve psikolojik belirtiler görülmesi mümkündür. Alkol bireyin fizyolojik, psikolojik ve sosyal sağlığını karmaşık bir şekilde etkiler. Alkolün vücut üzerindeki etkileri, zamanla ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Uzun süreli alkol tüketimi, Siroz, karaciğer yağlanması ve hepatit gibi karaciğer rahatsızlıklarına; yüksek tansiyon, ritim bozukluğu gibi kalp hastalıklarına; hafıza kaybı, zihinsel bozukluklar ve demans risk artışı gibi nörolojik problemlere neden olabilir. Birçok kişi, alkolü stresle başa çıkmak veya ruh halini düzeltmek amacıyla kullanır. Ancak bu, uzun vadede daha fazla psikolojik sorunlara yol açar. Alkol, düşünme, karar verme ve problem çözme yeteneklerini etkileyerek bilişsel bozukluklara neden olabilir. Duygusal patlamalar ve duygusal istikrarsızlıkla birlikte birey duygusal dengesizlik yaşar. Alkolizm, bireyin sosyal hayatını da derinden etkiler. Alkol bağımlılığı, aile içinde çatışmalara, güvensizliğe ve yıkıma neden olabilir. Aile üyeleri, bağımlının davranışları nedeniyle duygusal olarak zarar görebilir. İşe devamsızlık, düşük performans ve iş kaybı gibi sorunlara sık rastlanır. Ayrıca bağımlı birey, alkol kullanımı nedeniyle sosyal ortamlardan uzaklaşıp toplumsal izolasyon yaşayabilir. Bu bireyin halihazırda yüzleştiği yalnızlık hissini artırır. Alkolizmin tedavisi, genellikle profesyonel yardım, grup terapileri ve destekleyici aile ilişkileri gerektirir. Erken tanı ve müdahale, iyileşme sürecinde kritik öneme sahiptir. Alkol bağımlılığı ile mücadele eden bireylerin, destek grupları ve terapistler aracılığıyla destek alması, yaşam kalitelerini artırma ve bağımlılıktan kurtulma yolunda önemli bir adımdır.
04.
Madde bağımlılığı karakteristikleri arasında kullanıcının sosyal ilişkilerinde ve iş hayatında olumsuzluklar gözlemlenmesi, psikolojik ve fizyolojik yıpranmaları yer alır. Bu bağımlılıklarının nedeni çok yönlüdür; ve genetik, çevresel, psikolojik ve sosyal faktörlerin etkileşimi sonucu ortaya çıkar. Madde bağımlılığı tedavisi genellikle tıbbi tedavi, psikoterapi, ve destek grupları odağında multidisipliner bir yaklaşım gerektirir.
Kullanıcı, ne kadar madde tükettiğini kontrol edememektedir. Tolerans gelişimi nedeniyle madde kullanımından aynı tatmini elde edebilmek için daha fazla madde kullanımına gereksinim duyar. Madde kullanılmadığında ise fiziksel ve psikolojik yoksunluk belirtileri ortaya çıkar. Titreme, anksiyete, ve depresyon bunlara örnek olarak gösterilebilir. Madde bağımlılıkları genetik, çevresel, psikolojik ve sosyal faktörlerin etkileşimi sonucu ortaya çıkar. Düşük özsaygı, risk alma eğilimi, ve duygusal zekanın geliştirilmemesi gibi kişisel faktörler bağımlılığa zemin hazırlayabilir. Anksiyete, depresyon, stres veya travma gibi psikolojik sorunlar, bireyin madde kullanma riskini artırabilir. Madde kullanımının yaygın olduğu bir sosyal çevrede büyüyen bireylerin bağımlılık geliştirme olasılığı daha yüksektir. Ailede bağımlılık öyküsü olan bireylerde de genetik faktörler aracılığıyla bağımlılık geliştirme riskinin daha yüksek olduğu görülür. Farklı maddelerin fiziksel etkileri çeşitlilik göstermektedir. Genellikle kalp hastalıkları, karaciğer hasarı, solunum problemleri ve bağışıklık sistemi bozuklukları gibi sağlık sorunlarına yol açabilir. Uzun süreli kullanım, beynin kimyasında değişikliklere neden olur ve bu durum zamanla bilişsel işlevlerde bozulmalara ve beyin hasarına neden olur. Maddeyi bırakmaya çalıştığında ortaya çıkan titreme, terleme, mide bulantısı gibi belirtiler, kişinin tekrar maddeye yönelmesine zemin hazırlar. Bu durum, yoksunluk sendromu olarak tanımlanır. Madde bağımlılığı, bireyin psikolojik sağlığında çalkalanmalara neden olur. Madde kullanımıyla birlikte anksiyete ve depresyon gibi psikolojik rahatsızlıkları artabilir yahut tetiklenebilir. Kullanıcılar, madde etkisindeyken veya yoksunluk dönemlerinde duygusal dengesizlik yaşayabilirler. Ayrıca karar alma, konsantrasyon ve problem çözme yeteneklerinde azalmalar gibi çeşitli bilişsel bozukluklar görülebilir. Bağımlı bireyin sosyal hayatı derinden etkilenir. Aile içindeki güvenin sarsılmasıyla çatışmalar görülebilir. İş hayatı devamsızlık, düşük performans ve iş kaybı gibi sorunlarla karşılaşabilir. Davranış bağımlılığında olduğu gibi, birey sosyal çevresinden uzaklaşarak toplumsal izolasyondan etkilenebilir. Madde bağımlılığı tedavisi, genellikle multidisipliner bir yaklaşım gerektirir. Tıbbi tedavi doğrultusunda ilaçlar yoksunluk belirtilerini hafifletmek ve bağımlılıkla başa çıkmak için kullanılabilir. Psikoterapi aracılığıyla bireysel terapi, grup terapisi ve aile terapisi, bağımlılığın altında yatan psikolojik sorunları ele almaya yarar. Anonim madde bağımlıları gibi destek grupları, bireylerin deneyimlerini paylaşmalarına ve destek bulmalarına yardımcı olur. Yatarak veya ayakta tedavi imkânı sunan rehabilitasyon programları ise bağımlılıkla mücadelede profesyonel bir yapılandırma sağlar.
05.
Tıbbi hipnoz tedavisi kullanımı gerek görüldüğünde bireysel psikoterapi süreçlerinde uygulanabilir. Özellikle bağımlılık tedavilerinde kişiye yardımcı olur.